Ay; ışıklı bir balık gibi açmıştı yüzgeçlerini gökyüzüne…
Bilmem hangi masal kahramanı sızdı fikrime o gece…
Anlamış mıydım?
Hayır…
Görünmez bir perde iniyordu gözlerime….
Bir gece…hani içinden bulut geçen gecelerden biri…
Hani hayat tekrara düşer ya sen debelendikçe,
Ağzında birikir kelimeler,
Bağır bağır kendini sağır edersin ya…
O gün…
sarılıp kağıda kaleme,
yürü dedim kadere…
Kader yürür mü sen yürümedikçe?
ve şimdide değilse kader,
ya nerededir?
İşte öyle bir geceydi.
Mağrur incelikler birikmişti kirpiklerime.
Akamayan su fırtınası dün…
Yalnızlığa sebep aranır mı,
ona bağırmak ona ağlamak kadar kolaydır…
Yağmurlu bir bahar akşamı,
ay ışısın diye debeleniyordum …
‘Çünkü’lerin arasından seçebildiğim
belki bir ışık…
İşte o gece…
Ay tutulmuştu yüzünde…
su çekilmişti zehrinden,
işte o yüzden,
ben…
seni görebildim…
Ay’da kader var mıdır?
Camdan baksak görebilir miydik?
baktık…
Aslolanla asla takılı kalmak arasında ne fark vardır?
İnsan göremediğine yoktur diyebilir mi?
Ya varsa?
Kader mesela…
Bir tek Ay’daysa?
Ay yüzyıllar önce sönmüş bir Dünya’ysa…
Ve Dünya dediğimiz şey,
İlk başta bir Ay’sa…
Neye isim verip tanımlıyorsak,
O bizimdir sanıyoruz…
ki öyle…
Şu ayaksız abajur misal…
Gözlerin geçmiş bir kere içinden,
unutur muyum?…
Seninle bir abajur hatıramız bile olmadı oysa…
Ama ya kader dedikleri tam da buysa?
Hani herşeyi bir anda anlatmak istersin de…
hiç birşey anlatamazsın ya…
Öyle karışır herşey birbirine…
Hayır abajur geçmedi aramızdan,
hem niye geçsin canım?
Ay’da kader var mıdır?
Bence vardır…
Çünkü Ay…
Işık tutar sihrine,
gözlerinde pırıl pırıl…
Ve çünkü Ay…
Su çeker zehrinden
sen ağlama diye…
Ay’da kader,
Sen de hayat,
…Vardır.
19.04.2010 AÇIKGAZETE'de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder